
Berlin, Almanya (Weltexpress). 2. bölümde, Charlie Kirk ve Peter Navarro örnekleri üzerinden, Başkan Trump’ın arkasındaki gri eminen, çoklu teknoloji milyarderi Peter Thiel’in sözde “PayPal mafyası” ile nasıl çalıştığı gösterilmektedir.
Charlie Kirk
Charlie Kirk, sağcı muhafazakar bir sivil toplum örgütü olan “Turning Point USA”nın (ABD’nin Dönüm Noktası) kurucusu ve başkanıdır. Bu örgüt, gençler, özellikle öğrenciler arasında muhafazakar ve özgürlükçü fikirleri yaymaya odaklanmaktadır.
Kirk, retorik yetenekleri, Donald Trump’a verdiği destek ve “woke” ideolojisi, Eleştirel Irk Teorisi ve ‘liberal’ elitlere yönelik eleştirileriyle tanınır. “Turning Point USA”, etkinlikler, sosyal medya varlığı ve kampüs aktivizmiyle muhafazakar çevrelerde önemli bir etki kazanmıştır.
Charlie Kirk, Trump yönetiminin resmi bir pozisyonunda bulunmamakla birlikte, hükümetin politikalarını destekleyen muhafazakar hareketin etkili bir aktörüdür. Heritage Foundation tarafından yürütülen ve ABD federal hükümetini sağcı bir gündeme uygun olarak yeniden şekillendirmeyi amaçlayan Project 2025’in çevresinde önemli bir rol oynamaktadır. Kirk’ün liderliğindeki “Turning Point USA”, ekonomi ve sosyal politikada kapsamlı değişiklikler ve yürütme gücünün konsolidasyonunu amaçlayan bu projenin yaklaşık 80 ortağından biridir.
Kirk, platformu ve Trump destekçilerine yakınlığı sayesinde kamuoyunu ve muhafazakar tabanı etkileme gücüne sahiptir. Kasım 2023’te, Project 2025’in bir başka aktörü olan Stephen Miller ile yaptığı röportajda Kirk, Trump’ın gündemiyle uyumlu, Ulusal Muhafızların kullanımı ve toplu sınır dışı etmeler dahil olmak üzere sıkı bir göç politikası planlarını tartıştı.
Örgütü, Project 2025’in talep ettiği gibi, “derin devlet” ile mücadele etmek için potansiyel olarak hükümet kurumlarına müdahale edebilecek muhafazakar aktivistlerin işe alınmasını ve eğitimini teşvik ediyor. Ancak Kirk, medya görünümleri ve etkinlikler yoluyla hükümetin politikalarını destekleyen, öncelikle dış aktör olarak kalmaya devam ediyor.
Charlie Kirk, doğrudan hükümet içinde yer almadan, genç muhafazakar taban için önemli bir fikir kaynağı ve harekete geçirici güçtür. Project 2025’teki rolü ve Stephen Miller gibi kilit figürlerle olan bağlantıları, politika yapım üzerindeki dolaylı etkisini güçlendirmektedir.
Peter Navarro
Charlie Kirk’ten farklı olarak Peter Navarro, Trump yönetiminde bir görevde bulunmaktadır. Navarro, ABD’li bir iktisatçı ve California Üniversitesi Irvine’de emeritus profesördür. Korumacı ticaret politikasının savunucusudur ve “Death by China” (2011) adlı kitabında ortaya koyduğu Çin karşıtı tutumuyla tanınmaktadır. Trump’ın ilk görev döneminde (2017-2021) Ulusal Ticaret Konseyi’nin direktörü ve daha sonra Ticaret ve İmalat Politikası Ofisi’nin direktörü olarak görev yaptı. Navarro, 6 Ocak 2021’de Kongre Binası’na yapılan saldırı ile ilgili olarak Kongre’ye itaatsizlik suçundan 2023 yılında mahkum edildi ve dört ay hapis cezasına çarptırıldı.
Ocak 2025’ten bu yana mevcut ABD hükümetinde Ticaret ve İmalat Kıdemli Danışmanı olarak görev yapmaktadır. Bu pozisyon, ABD’nin ticaret ve gümrük politikası üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Trump yönetiminin agresif gümrük politikasının ana mimarıdır. Bu politika, çelik ve alüminyum ithalatına %25 gümrük vergisi getirilmesini ve ticaret açığını hedef alan “karşılıklı gümrük vergileri”ni içermektedir. Çin ile ticaret anlaşmazlığının tırmanmasında önemli rol oynamış ve “felaket” olarak nitelendirdiği USMCA anlaşmasının (NAFTA’nın halefi) yeniden müzakere edilmesini desteklemiştir.
“Project 2025” adlı kitabının “The Case for Fair Trade” (Adil Ticaretin Gerekçeleri) bölümünde ortaya koyduğu görüşleri, ABD’nin ticaret açığının azaltılması ve korumacı önlemlerle ulusal güvenliğin güçlendirilmesini vurgulamaktadır. Bu fikirlerin bir kısmı Trump’ın politikasına da yansımıştır, Bloomberg News‚in Şubat 2025’te bildirdiği gibi.
Navarro, Nisan 2025’te, gümrük politikasının Tesla gibi şirketlere yük getirdiğini eleştiren Elon Musk ile kamuoyuna yansıyan bir tartışmaya girdi. Navarro, Tesla’yı “otomobil montajcısı” olarak nitelendirirken, Musk Navarro’yu X’te sert bir şekilde eleştirdi (“bir çuval tuğladan daha aptal”). Bu çatışma, yönetim içinde korumacılık ve serbest ticaret arasında ideolojik gerilimleri ortaya koyuyor. Hatırlayacak olursak, Musk Trump yönetiminden ayrıldı.
Özetle, Navarro’nun Trump yönetiminin ekonomi politikasında, özellikle ticaret alanında kilit bir figür olduğu söylenebilir. Korumacı görüşleri, Trump’ın gümrük politikasını şekillendiriyor ve bu da onun hükümetin stratejik yönelimindeki etkisini vurguluyor.
Thiel, “PayPal mafyasını” destekleyerek ne elde etti?
Thiel ve çevresiyle bağlantılı şirketler, milyarlarca dolarlık devlet ihalelerini kapıyor. Örneğin, Thiel’in amiral gemisi Palantir, veri işleme, analiz ve kişisel bilgileri içeren veritabanlarının entegrasyonu ve bu verilerin sağlanması konusunda ABD’nin güvenlikle ilgili federal kurumları için kilit bir aktördür. Bu tür sözleşmeler sadece milyarlarca dolarlık kâr getirmekle kalmıyor, aynı zamanda özel sektörün devlet altyapısının kritik unsurları üzerinde kontrolü ele geçirmesine de olanak tanıyor.
Aslında, Thiel ve benzerleri tarafından yönetilen teknoloji şirketleri sadece hizmet sağlayıcılar değil, bağımsız güç unsurları haline geldi. Gözetim, analiz ve tahmin modelleri geliştirdiler. Palantir ve benzeri şirketler tarafından tasarlanan ve geliştirilen yapılar, kolluk kuvvetleri, istihbarat servisleri ve hatta sivil bakanlıklarda kullanılıyor. Bu, özel sektörün daha önce yalnızca devlete ait olan veri miktarlarını toplamasına ve yeni sosyal kontrol mekanizmaları kurmasına olanak tanıyor.
Peki Donald Trump’tan geriye ne kaldı?
Ossietzky’nin sözleri Trump ve bakanları için de geçerlidir. Ossietzky, politikacıların gücü hakkında şöyle demişti: “Onlar kendilerinin gücü olduğunu sanıyorlar, oysa onlar sadece hükümeti oluşturuyorlar.”
Ossietzky, hükümeti kimin için oluşturduklarını söylememişti. Ancak sözleri, kapitalist bir ekonomik sistemde hükümetlerin her zaman egemen sınıfın yürütme organı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.i
Tartışılmaz kişisel karizması ve siyasi enerjisine rağmen, Donald Trump giderek sembolik bir figür haline geliyor. Trump kendini tamamen farklı görse ve öyle davransa da, ABD’de şu anda yüksek teknoloji elitlerinin lehine bir iktidar yeniden dağılımı yaşanırken, o sadece bir paravan görevi görüyor. Trump spot ışıklarının altında dururken, Thiel ve müttefikleri iktidar yapılarını kalıcı olarak şekillendirmek ve merkezi devlet işlevlerinin kontrolünü özel aktörlere devretmek için çalışıyor. ABD’de yaklaşan bu yeni dönemde de, devletin gerçek iktidarı görünür siyasi figürlerden çok, arka planda çalışan görünmez mimarlarda olacak, bkz. Peter Thiel.
Notlar:
Nazi karşıtı Ossietzky, 1933 yılında Sonnenburg toplama kampında tutuklandı. 1936 yılında Nobel Barış Ödülü’nü aldı. 1938 yılında SS tarafından maruz kaldığı işkencelerin ve toplama kampında geçirdiği tüberkülozun yol açtığı sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybetti.