
Berlin, Almanya (Weltexpress). Donald Trump’ın destekçisi ve cömert seçim kampanyası bağışçısı Peter Thiel’in gücünün kaynağı, hayal edilemeyecek kadar geniş bir alana yayılmış ve birçok ülkenin gizli servisleriyle yakın bağlantıları olan bir veri devi olan “Palantir Technologies”dir.
Peter Thiel’in Palantir’i, küresel istihbarat ve veri analizi alanında en etkili aktörlerden biri haline geldi. Gelişmiş yazılım platformları Gotham, Foundry, Apollo ve AIP ile şirket, modern gözetim ve analizde merkezi bir rol üstlendi. Bu teknolojik gücü, veri devinin önemli küresel etkisiyle birleştiğinde, Palantir’in ABD hükümetinin en üst kademelerine kadar uzanan siyasi bağlantıları kaçınılmazdır. Ancak tüm bunlar kamuoyunun gözünden uzak bir şekilde gerçekleşmektedir ve çoğu insan teknolojik süreçleri, bağlantıları ve etkilerini zaten pek anlamamaktadır.
Teknolojik üstünlük ve stratejik önemi
Palantir’in platformları, özellikle Gotham, devasa ve heterojen veri kümelerini entegre etmek ve bunları kullanılabilir bilgilere dönüştürmek için tasarlanmıştır. Gotham, e-postalar, izleme raporları ve sosyal medya gibi yapılandırılmamış verileri, finansal belgeler gibi yapılandırılmış verilerle birleştirebilir. AI destekli tahmine dayalı analitik, coğrafi veri analizi ve gerçek zamanlı karar verme araçları, istihbarat servislerinin olası tehditleri belirlemelerine, kişileri takip etmelerine ve operasyonları optimize etmelerine olanak tanır. Raporlara göre, Palantir’in yazılımı, kurye ağları hakkındaki verileri analiz ederek Usame bin Ladin’in yerinin tespit edilmesinde rol oynadı. Ancak ayrıntılar hala gizli tutuluyor.
Palantir’in platformları, istihbarat süreçlerini merkezileştiren ve standartlaştıran stratejik araçlardır. Veri silolarını ortadan kaldırarak CIA, FBI, NSA ve ABD Savunma Bakanlığı gibi kurumlar arasındaki işbirliğini teşvik ederler, bu da 11 Eylül 2001’den sonra ABD istihbarat servislerinin parçalanmasını aşmaya yardımcı olmuştur. Tüm kullanıcı eylemlerini izleyen “değiştirilemez günlük defteri” gibi işlevler, hassas verilerin güvenli bir şekilde işlenmesini sağlar ve bu da Palantir’i sıkı bir şekilde düzenlenmiş veya gizli ortamlar için cazip hale getirir.
Küresel erişim ve hükümet sözleşmeleri
Palantir’in etkisi, çok sayıda ülke ve sektörde sözleşmeleriyle ABD’nin çok ötesine uzanmaktadır. ABD’de Palantir, istihbarat topluluğu (USIC), Savunma Bakanlığı ve İç Güvenlik Bakanlığı, göçmenlik dairesi ICE dahil olmak üzere, araçlarının göçmenlerin izlenmesi gibi tartışmalı önlemleri desteklediği kurumlar için önemli bir ortaktır. 2025 yılında Palantir, Savunma Bakanlığı ile 795 milyon dolarlık sözleşme dahil olmak üzere milyarlarca dolarlık ABD federal sözleşmeleri imzaladı. 2024 yılında Palantir, ABD hükümeti ile yaptığı işlerden 1,2 milyar dolar gelir elde etti.
Uluslararası alanda, Norveç gümrük idaresi Gotham’ı, 30’dan fazla kamu veri tabanından, sosyal medyadan ve istihbarat raporlarından elde edilen verileri entegre ederek yolcuları ve araçları kontrol etmek için kullanıyor.
Palantir, 2023 yılından bu yana Ukrayna’da Skykit birimleriyle orduya destek veriyor ve uydu ve drone görüntülerini analiz ediyor. CEO Alex Karp, 2022’nin başlarında Rusya’nın özel operasyonu başladıktan sonra Başkan Volodymyr Zelensky ile görüşen ilk büyük ABD’li iş adamı oldu.
Palantir’in İsrail ordusuyla yaptığı çalışmalar, şirketin küresel ayak izini genişletti. Ancak, 2017’den beri AI araçlarını kullanarak İsrail polisinin çalışmalarına yaptığı öngörüsel katkı, 2023’teki İsrail-Hamas çatışmasındaki rolü hakkında tartışmalara yol açtı.
İngiliz sağlık hizmeti NHS ile yasadışı COVID-19 önlemleri kapsamında veri yönetimi için yapılan sözleşmeler de Palantir’in sivil uygulamalardaki çok yönlülüğünü gösteriyor.
Bu küresel varlığı, Palantir’i modern istihbarat çalışmalarında vazgeçilmez bir aktör haline getiriyor ve platformları ulusal güvenlik altyapılarına derinlemesine entegre oluyor. Milyarlarca dolarlık sözleşmeler, tüm hükümetleri teknolojisine bağımlı hale getiren ekonomik ve stratejik gücünü vurguluyor. Bu da bizi kaçınılmaz olarak Thiel’in ağının siyasi etkisine getiriyor.
Siyasi Etki
Peter Thiel’in Cumhuriyetçilerin kurucu ortağı ve önemli bağışçısı olarak rolü, Palantir’in siyasi bağlantıları aracılığıyla gücünü pekiştiriyor. Thiel’in Başkan Yardımcısı JD Vance gibi isimlere verdiği destek ve bağışları (2016’da Trump’ın kampanyasına 1,25 milyon dolar), Palantir’i merkezi veri işleme ve göç kontrolü gibi mevcut ABD yönetiminin öncelikleri ile uyumlu hale getiriyor. Elon Musk ve eski Palantir çalışanları da dahil olmak üzere Thiel’in koruması altındaki kişilerin Department of Government Efficiency (DOGE) bünyesinde yer alması, Palantir’in hükümet ihalelerinden ve daha az denetimden yararlanırken, politikaya teknokratik bir etki uyguladığına işaret ediyor.
İlgili çevrelerde, Palantir’in bir “CIA karakolu” veya Total Information Awareness (TIA) gibi programların özelleştirilmiş bir devamı olduğu versiyonu bile dolaşıyor. Bu iddialar kesin olarak kanıtlanmamış olsa da, CIA’nın “In-Q-Tel” şirketine yaptığı erken yatırımlar ve ABD istihbarat servisleriyle olan diğer yakın bağlantıları, Palantir’in devletin iktidar yapısının bir parçası olduğu algısını pekiştiriyor. Thiel’in etkisi, Palantir’in teknolojik hakimiyetiyle birleşerek, siyasi ve ekonomik gücün birbirini pekiştirdiği bir geri besleme döngüsü yaratıyor.
Etik tartışmalar ve veri koruma endişeleri
Palantir’in gücü, etik ve veri koruma sorunları nedeniyle önemli ölçüde kısıtlanabilir, ancak bu kısıtlamalar uygulanabilirse. Ancak devlet kurumlarının Palantir’in sonuçlarına olan ilgisi, birçok şeyin herhangi bir kontrol veya denetimden uzak bir şekilde gerçekleşmesini ve devletin kolluk kuvvetlerinin bu konuda görmezden gelmesini sağlıyor.
Palantir’in ICE (Göçmenlik Kontrolü) ile yaptığı çalışmalar, İsrail polisi ve ordusu ile yaptığı öngörücü polislik çalışmaları, veri koruma savunucuları, savaş karşıtı gruplar ve ACLU gibi ABD sivil hakları örgütlerinin eleştirilerine yol açmış ve bu kuruluşlar kitlesel gözetim ve hak ihlallerine karşı uyarıda bulunmuştur.
Palantir’in araçları, örneğin ICE’nin füzyon merkezlerinden ve ticari aracılardan elde edilen verileri kullanarak, tutuklama emri olmadan işyeri baskınları ve sınır dışı işlemleri gerçekleştirmesine olanak tanıyor.
Tahmine dayalı polis sistemleri, adaletsizliği pekiştirerek sistemik sorunları daha da ağırlaştırmakla suçlanıyor. Tahmine dayalı polislik, veri analizi, algoritmalar ve makine öğrenimini kullanarak suçların nerede ve ne zaman işlenebileceğini veya kimlerin işleyebileceğini tahmin eder. Suçların işlendiği yerler, zaman, demografi gibi tarihsel suç verileri ve sosyoekonomik faktörleri kullanarak “sıcak noktalar” veya potansiyel suçluları belirler. Polis yetkilileri bu bilgileri, kaynakları tahsis etmek, devriye önceliklerini belirlemek veya suçlar işlenmeden müdahale etmek için kullanıyor.
Sivil alanda, Palantir’in finansal faaliyetleri izlemek için yapay zeka modelleri kullanan IRS ile yaptığı çalışma, “askeri” gözetim korkularını uyandırıyor. Eleştirenler, Palantir’in terörle mücadele amacıyla geliştirdiği platformların sivil yetkililer tarafından kullanılması halinde vatandaşlar ve devlet arasındaki güç dengesini değiştireceğini savunuyor. Eski çalışanlar, teknolojinin kötüye kullanılmasına ilişkin endişelerini dile getirerek, bu teknolojiyi otoriter rejimlerin hizmetine girebilecek araçlarla karşılaştırdı.
Palantir, çalışmalarını savunuyor ve güvenli platformlar ve uyumluluğa vurgu yapıyor. CEO Alex Karp, araçlarının verimliliği ve demokrasiyi desteklediğini savunuyor. Ancak kamu denetiminin eksikliği ve faaliyetlerinin şeffaf olmaması, özellikle Palantir’in benzeri görülmemiş miktarda veri topladığı ve bilgi akışı üzerinde neredeyse devlet otoritesi gibi bir yetki elde ettiği için güvensizliği besliyor.
İstihbarat işlevlerinin özelleştirilmesi
Resmi anlatı, Palantir’i ulusal güvenlik için vazgeçilmez bir araç, istihbarat hizmetlerinin yeteneklerini güçlendiren ve kritik operasyonları destekleyen bir araç olarak sunuyor. Ancak bu anlatı, istihbarat işlevlerinin özelleştirilmesinin etkilerini gizliyor. Palantir’in devasa veri tabanlarını kontrol eden özel bir şirket olarak rolü, devlet kurumlarına göre daha az yasal denetime tabi olması nedeniyle hesap verebilirlik konusunda sorular doğurmaktadır. Gücün tek bir kuruluşta, özellikle de Thiel’in siyasi ağıyla bağlantıları olan bir kuruluşta yoğunlaşması, demokratik kontrolün ötesinde siyaseti etkileyen bir teknokratik elit oluşumu riskini beraberinde getirmektedir.
Palantir’in terörle mücadele ve veri entegrasyonuna katkıları belgelenmiş olsa da, bin Ladin’in yakalanması gibi operasyonlardaki rolüne ilişkin iddialar doğrulanmamıştır ve abartılı olabilir. Palantir’in tarafsız, verimlilik odaklı bir yüklenici olduğu söylemi, belirli siyasi gündemlerle örtüşen tartışmalı uygulamalar, örneğin öngörücü polislik veya göçmen izleme, tarafından sorgulanmaktadır. Palantir’in gücü yadsınamaz. Ancak, ulusal güvenliği ve verimliliği artırdığı iddia edilen bu şirketin, bir gözetim devletinin oluşmasına zemin hazırladığını söyleyen eleştirmenler haklı olarak uyarıda bulunuyor.