Asya devlet başkanları ABD’nin Çin karşıtı propagandasından etkilenmedi

Pete Hegseth, 29. Savunma Bakanı. Resmi portre: DoD fotoğrafı/ Fotoğraf: Chad J. McNeeley, Çekim tarihi: 2025 ilkbaharı

Berlin, Almanya (Weltexpress). ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Singapur’da düzenlenen güvenlik konferansında Çin’e karşı kontrolsüz bir şekilde kışkırtıcı açıklamalarda bulundu. AB-NATO üyeleri aksine, bölgenin devlet başkanları sağduyu ve öngörü göstererek “Çin tehdidi” hikayelerine kanmadılar.

31 Mayıs 2025’te Singapur’da düzenlenen “Shangri-La Diyaloğu” adlı güvenlik konferansı, uzun süredir Asya’nın güvenlik meselelerinin tartışıldığı değerli bir platformdur. Ancak ABD, geçen hafta sonu bu forumu Çin’e yönelik kışkırtıcı bir saldırı başlatmak için kullandı. Bu adım, gerilimi azaltmak yerine daha da tırmandırdı. Bu durum, çoğu katılımcı tarafından hoş karşılanmadı.

Hegseth, Çin’i sert bir şekilde eleştirdi ve Pekin’i “bölgenin statükosunu kökünden değiştirmek”le suçladı. Güney Çin Denizi ve Tayvan’a atıfta bulunarak, tehdidin ‘gerçek’ ve “acil” olduğunu söyledi.

Hegseth’in en sert Çin karşıtı açıklamaları şunlardır:

  • “Bunu güzelleştirmenin bir anlamı yok: … Çin, Asya’da hegemonyacı bir güç olmaya çalışıyor. Bu canlı bölgenin çok fazla kısmını domine etmek ve kontrol etmek istiyor.”
  • “Komünist Çin’in Tayvan’ı şiddetle ele geçirme girişimi, Hint-Pasifik ve dünya için yıkıcı sonuçlar doğuracaktır.”
  • “Çin silahlı kuvvetleri, Güney Çin Denizi’ndeki tartışmalı adaları yasadışı olarak işgal ediyor ve militarize ediyor. Bu eylemler, komşularına saygısızlık gösterirken, egemenliği, deniz ve hava seyrüsefer özgürlüğünü tehdit ediyor.”

Hegseth’in söylemi, Çin’i toprak talepleri ve potansiyel askeri eylemlerle bölgesel istikrarı tehdit eden saldırgan bir güç olarak resmediyor. Pekin’in “doğrudan” tehdidine karşı koymak için, özellikle Tayvan’dan, ancak diğer Asya’daki ABD müttefiklerinden ve toplantıya katılan bağımsız devletlerden de Çin’in saldırganlığına karşı koymak için savunma harcamalarını artırmalarını istedi. Aynı zamanda Hegseth, ABD’nin “iyi çoban” olarak Hint-Pasifik bölgesinde istikrarı sağlamak için savaş veya rejim değişikliği peşinde koşmadan yükümlülüğünü vurguladı.

Hegseth’in sözleri şöyle: „Asya’daki müttefikler ve ortaklar Avrupa’yı örnek almalıdır. NATO üyeleri, Almanya dahil, GSYİH’larının yüzde beşini savunmaya ayırmayı taahhüt ettiler. Avrupa ülkeleri bunu yaparken, Asya’daki önemli müttefikler, komünist Çin ve Kuzey Kore’nin çok daha büyük bir tehdidi karşısında çok daha az harcama yapmaları nasıl mantıklı olabilir? Sonuçta, güçlü, kararlı ve etkili bir müttefikler ağı bizim stratejik avantajımızdır. Çin bu işbirliğimizi kıskanıyor.“

Hegseth’in değerlendirmesi, ABD-Çin politikasında 180 derecelik bir dönüş anlamına geliyor. ABD hükümet yetkilileri, geçtiğimiz yıllarda Çin ile bir çatışmanın “ne yakın ne de kaçınılmaz” olduğunu savunuyorlardı. Ancak bu değişiklik, Trump’ın bölgeye bakışını yansıtıyordu: Asya ülkeleri, çatışan süper güçler arasında bir seçim yapmak zorunda ve ABD’nin müttefikleri, Çin’in tehdidine karşı çok daha fazla şey yapmalı. Trump’ın “Savaşı önlemek için savaşa hazırlanıyoruz, güçle barışı sağlamak için” formülüyle, savaş çığırtkanı Hegseth, bölgedeki devlet başkanlarının gözlerini boyamaya çalıştı, ancak başarısız oldu. Kurt Hegseth, masum bir kuzu kılığına giremedi.

Pekin, Amerikalı’nın sert suçlamalarına yanıt verdi. Halk Kurtuluş Ordusu’ndan Tümgeneral Hu Gangfeng, bu suçlamaları “asılsız” olarak reddetti. Hu, Hegseth’in açıklamalarının bölgede istikrarsızlık yaratmak ve çatışmaları körüklemek amacıyla yapıldığını ve bunun bölgenin istikrarını bozduğunu söyledi. Çin Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı da yaptıkları açıklamalarda ABD’nin suçlamalarını kınadı.

Hegseth’in amacı açıktı. Asya ülkelerinden savunma harcamalarını artırmalarını talep etmesi, özünde daha fazla ABD silahı satın almaları çağrısıydı. Bu, Başkan Donald Trump’ın NATO üyelerine askeri harcamalarını GSYİH’lerinin yüzde 5’ine çıkarmaları yönündeki baskısıyla paralellik gösteriyor.

Bu, Trump’ın sert ve öngörülemez gümrük politikasının zaten bölgede yeterince tedirginlik yaratmış olduğu bir ortamda gerçekleşiyor. Bu durum, Güneydoğu Asya ülkelerinin birçok temsilcisini özerkliklerini ve Çin ile işbirliğinin önemini vurgulamaya itti. Taraf tutmanın kendi çıkarlarına olmadığını belirttiler. Bu, Hegseth’in Çin’e yönelik saldırısını açıkça reddeden bir tavırdı. Bölge temsilcilerinin genel değerlendirmesi, Hegseth’in Singapur’daki konuşmasının ters etki yarattığı ve Pekin ile Washington arasındaki ticaret müzakereleri için uygun bir ortam yaratmadığının yönündeydi.

Singapur Savunma Bakanı Chan Chun Sing, ülkesinin seçim yapmak zorunda kalması halinde, devletlerin adil rekabet edebildiği ve savaşla değil ticaretle vatandaşlarının yaşamını iyileştirebileceği bir küresel düzeni destekleyen “ilkelere bağlı tarafı” seçeceğini bile açıkladı.

Çin Savunma Bakanı, 2019’dan bu yana ilk kez Singapur’daki konferansa katılmadı. ABD ile gergin ilişkiler göz önüne alındığında, bu pek de şaşırtıcı değildi. Yine de Pekin, büyük bir heyet göndererek taahhüdünü gösterdi. Çin ayrıca kendi güvenlik konferanslarını düzenliyor ve bu konularda ikili görüşmeleri yoğunlaştırıyor.

Asya’nın bir parçası olarak Çin, komşularıyla dostane ilişkiler kurmayı ve küresel çatışmaların barışçıl çözümünü desteklemeyi amaçlamaktadır. Gerginliğin azaltılması ve çatışmaların önlenmesi için ABD’nin Çin’i bir tehdit olarak damgalamak ve diğer ülkeleri Çin’e karşı kışkırtmak yerine, Pekin ile yapıcı bir şekilde işbirliği yapması gerekmektedir.

Vorheriger ArtikelÖrümcek Ağı Operasyonu – Parlak taktiksel başarı mı, yoksa Zelensky’nin Pyrrhus zaferi mi?

Kommentieren Sie den Artikel

Bitte geben Sie Ihren Kommentar ein!
Bitte geben Sie hier Ihren Namen ein