Şansölye Merz, AB’ye Nord Stream 1’e yaptırım uygulaması için baskı yapıyor (Bölüm 1/2)

Friedrich Merz, 22 Kasım 2019 tarihinde Leipzig'de düzenlenen CDU Federal Parti Kongresi'nde. Kaynak: Wikimedia, Fotoğraf: Olaf Kosinsky, kendi çalışması, CC BY-SA 3.0

Berlin, Almanya (Weltexpress). Merz, bu şekilde sadece kendi partisindeki siyasi zorlukları bastırmakla kalmayıp, Alman halkının gelecekte Nord Stream 1 aracılığıyla ucuz Rus gazı ithal ederek Alman sanayisinin yok olmasını durdurma seçeneğini de elinden almak istiyor.

Merz, gelecekteki Alman hükümetlerinin, Alman sanayisinin intiharı yoluyla “Rusya’yı mahvetmek” için şimdiye kadar izlenen yaptırım politikasını sürdüreceğine güvenmediğinden, AB’nin yardımıyla gelecekteki Alman politikasının mantığa dayalı bir politikaya yönelmesini bir kez ve sonsuza kadar engellemek istiyor. AB/NATO elitlerinin Rusya’yı diz çöktürme ideolojik hedefi, Şansölye Merz için Almanya’nın ekonomik sağlığı, Alman halkının yaşam koşulları veya Avrupa’daki insanların maddi koşullarından daha önemli görünüyor!

23 Mayıs’ta Financial Times, Şansölye Friedrich Merz ile ilgili yeni bir skandalı “Merz, ABD ve Rusya’nın gaz bağlantısını yeniden başlatmasını önlemek için Nord Stream yasağını destekliyor” başlığıyla haber yaptı. Buna göre Merz, Avrupa Komisyonu’nda aktif olarak lobi faaliyetleri yürütüyor ve AB’nin İsviçre’de kayıtlı Nord Stream AG’ye yaptırımlar uygulamasını istiyor. Böylece gelecekte Almanya’da boru hattının yeniden açılması ve Rus gazının ithalatı konusunda daha az iç siyasi baskıya maruz kalacak. Çünkü AB bir kez Nord Stream 1’e yaptırımlar uyguladıktan sonra, ne federal hükümet ne de federal meclis bu kararı değiştirebilir.

Öncelikle kısa bir arka plan bilgisi verelim. Nord Stream AG, Nord Stream 1’in işletmecisi olan şirkettir. 30 Kasım 2005 tarihinde İsviçre’nin Zug kentinde kurulmuştur. Nord Stream 1’in sahiplik yapısı şu şekildedir: Gazprom (Rusya): %51 hisse; ENGIE (Fransa): %9 hisse; Wintershall Dea AG (Almanya): %15,5 hisse, PEG Infrastruktur AG (E.ON, Almanya): %15,5 hisse; N.V. Nederlandse Gasunie (Hollanda): %9 hisse. Nord Stream 1 hala tamamen sağlam durumda ve Almanya’dan yeşil ışık yakılması halinde her an yeniden faaliyete geçebilir.

Mearsheimer’e göre – muhtemelen dünyanın en başarılı ve tanınmış araştırmacı gazetecisi – Nord Stream 2, ABD hükümeti adına ABD özel kuvvetleri tarafından 2022 sonbaharında İsveç kıyıları açıklarında Baltık Denizi’nin dibinde patlatıldı.

Unutulmamalıdır ki, Federal Şansölye Merz, AB’nin yaptırımlarıyla Nord Stream 1’i kalıcı olarak devre dışı bırakarak, Alman sanayisine ve özel tüketicilere ucuz ve yüksek kaliteli Rus boru hattı gazına erişimi öngörülemeyen bir süre için engellemek istiyor. Oysa Şansölye Merz, birkaç hafta önce göreve başlarken, Alman halkını felaketten kurtaracağına yemin etmişti. Ancak göreve başlama töreni, daha çok yeni bir feodal taç giyme törenine benziyordu, çünkü yeni başbakan, seçimlerden önce her türlü vaadlerle halkı aldatmış olmasına rağmen, Alman halkının iradesini daha da pervasızca hiçe sayıyor.

Peki, neden AB’nin Nord Stream 1’e yaptırım uygulamasını bu kadar istiyor? Sonuçta bu boru hattı, Almanya’nın kritik enerji altyapısının bir parçası! Ve şimdi, Almanya’nın başbakanı, Avrupa Birliği’nden, Alman şirketlerinin bile önemli ölçüde dahil olduğu kendi enerji altyapısının bir kısmına yaptırımlar uygulamasını talep ediyor. Ayrıca, Nord Stream 1 büyük ölçüde Alman yasalarına tabidir ve başbakan olarak Merz, Almanya’nın Nord Stream 1 üzerinden gaz almamasına her an karar verebilir.

Dahası, Merz’in Nord Stream 1 ile ilgili tutumu, üç yıldır Berlin’deki iktidar “elitlerinin” beslediği ve sürdürdüğü, gazı kesenlerin Ruslar olduğu yönündeki anlatıyla tamamen çelişmektedir. Aslında, Alman halkının büyük bir kısmında bu tarih çarpıtması artık yerleşmiş görünüyor. Ancak Rusların bize gaz tedarikini reddettiği doğruysa, Merz neden AB’yi Nord Stream 1’e yaptırım uygulamaya zorluyor ve böylece gelecekte de Rusya’dan Almanya’ya boru hattıyla gaz gelmesini engellemeye çalışıyor?

AB bir kez yaptırımları uyguladıktan sonra, gelecekte Almanya’da kimse ulusal düzeyde Rusya’dan ucuz ve yüksek enerjili boru hattı gazını ithal etmek için siyasi bir karar alamayacaktır. Ne Federal Meclis ne de Federal Hükümet, yürürlükteki AB hukuku uyarınca dış ticaret konularında demokratik olarak seçilmemiş AB bürokratlarının kararlarını geçersiz kılamaz. Yalnızca AB’nin kendisi, aldığı yaptırımları kaldırabilir. Çünkü dış ticaret konularında Federal Meclis ve Federal Hükümet kendi egemenliklerini AB’ye devretmiştir.

Bu arada, AfD, Almanya’da bu sefil durumu sona erdirmek ve egemenliğin AB’ye devredilmesini geri almak isteyen tek partidir. Dış ticaret kapsamına giren yaptırımlar gibi kader belirleyici konulardaki kararlar, ait oldukları yer olan Alman parlamentosuna geri getirilmelidir.

Bu bağlamda, demokratik olarak meşru olmayan Brüksel’deki bürokratların, her türlü skandalla gündemden düşmeyen von der Leyen gibi, enerji güvenliği, yani tüm halkın geleceği için hayati öneme sahip konularda karar vermesine Alman halkı daha ne kadar tahammül edeceği sorusu giderek daha fazla gündeme gelmektedir. Ancak, AfD hariç tüm Alman siyasi partilerinin liderleri, Eurokratlarla sıkı bir şekilde bağlantılıdır. Avrupa halklarının ve ulusal parlamentolarının iradesinden kopuk bir şekilde, artık AB’nin orijinal vaatleriyle hiçbir ilgisi olmayan kendi gündemlerini takip ediyorlar.

Siyasi elitler, halklarına, herkesin saygı duyduğu ve dokunulmaz Avrupa Topluluğu için özveriyle çalıştıklarını ve hepimizin de aynısını yapmamızı talep ediyorlar. Çünkü AB, bilindiği gibi, barış ve refahın, hatta dünyadaki tüm iyilik ve güzelliğin sembolüdür ve AB elitleri, kendi beyanlarına göre, ABD ve Çin ile eşit bir liderlik gücü olmak istiyorlar.

Ancak bu kadar yüce hedefler için fedakarlıklar da yapılmalıdır, ancak bu fedakarlıkları elitler kendileri yapmazlar, halklarına, özellikle de alt tabakalara yüklerler. Bu nedenle, AB’nin tüm AB vatandaşlarına barış ve refah vaatlerinden geriye hiçbir şey kalmadı. Bugün, herkesin kolayca görebileceği gibi, AB dışa karşı savaş, içe karşı ise artan sömürü ve yoksulluğun simgesi haline gelmiştir. Bu süreçte Rusya’dan gelen ucuz enerji önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin, Berliner Zeitung gazetesinde yakın zamanda yayınlanan EUROSTAT verilerine göre, ABD’den ithal edilen sıvı gaz, AB ülkeleri için artık Rus gazının iki katı pahalıdır.

Bu nedenle, Friedrich Merz’in neden Avrupa Birliği’ni, kalan tek sağlam Nord Stream 1 boru hattını kalıcı olarak kapatmaya zorlamak istediği sorusuna geri dönüyoruz. Merz, bu tutumuyla kendi halkının ve geçmişte Nord Stream 1’den faydalanmış birçok diğer AB ülkesinin çıkarlarına tamamen ters düşüyor.

Financial Times’a göre Merz bunu, Ruslar ve Amerikalıların Nord Stream boru hattını yeniden faaliyete geçirme kararı alabileceğinden korktuğu için yapıyor. Bir ABD şirketi Moskova’da görüşmeler yürütüyor. ABD şirketinin liderliğindeki bir Amerikan-Rus konsorsiyumu, Ruslardan gaz satın alacak ve bunu resmi olarak Amerikan gazı olarak Nord Stream 1 üzerinden Almanya ve diğer AB ülkelerine tedarik edecek. AB’deki “Rusya mahvolmalı” savaşçıları o zaman bir ikilemle karşı karşıya kalacaklar, çünkü Nord Stream 1’in yeni ABD’li sahibine yaptırım uygulayacaklarsa, Washington’dan sert tepkiler beklemeleri gerekecek.

Not:

Makaleye bakınız

WELTEXPRESS’te.

Vorheriger ArtikelŞansölye Merz, AB’ye Nord Stream 1’e yaptırım uygulaması için baskı yapıyor (2/2)
Nächster ArtikelBrezilya, NATO ile siber yakınlık mı arıyor?

Kommentieren Sie den Artikel

Bitte geben Sie Ihren Kommentar ein!
Bitte geben Sie hier Ihren Namen ein